(sparkle-icious) Bir Kozmetik Blogu.: Barselona & Antoni Gaudi

(sparkle-icious) Bir Kozmetik Blogu.: Barselona & Antoni Gaudi

via

Çünkü sadece Barselona diye bir başlık atmak içime sinmedi. :-)

Genel olarak Roma yazısının başında belirttiğim maddeler burada da geçerli. Merkezi ya da metroya yakın otel (bizim otel yukarıda lacivert kalemle çizili caddedeydi, yanındaki pembe çizgi ise Las Ramblas, meşhur caddeleri. Yer olarak çok güzeldi, metro da yakındı, gerçi Barselona'da metro ağı çok geniş, ulaşım mükemmel diyebilirim, yolları çok düzgün, yolları geçtim kaldırımları çok düzgün, çok geniş. Bir çok yerde rahatlıkla kalınabilir.

Barselona'da metroyu çok fazla kullandık, sadece denize gitmek için otobüs kullandık (La Rambla'dan 59 numaralı otobüse biniyorduk ve hemen denize gireceğimiz yerin oralarda iniyorduk, 7 dakikada bir kalkıyordu yanılmıyorsam). 2 günlük limitsiz ulaşım kartları 14 euro, 3 günlük 20 euro, 10 binişlik 10 euro. Biz yürüyerek gezeriz zaten diye 2 günlük kart almıştık yetmedi, bir de 10'luk aldık. Tekli alırsanız 2,25 euroydu sanırım, baya pahalıya geliyor.

Hava olarak Roma gibi bunaltıcı değildi, çok daha iyiydi.

Turist bilgi noktalarına gidip gezilecek yerlerle ve aktivitelerle ilgili broşürler alabilirsiniz, harita alabilirsiniz, otelinizde resepsiyonun oralarda da oluyor birçok şey. İçlerinde indirim kuponu olabiliyor, ayrıca sonrasında da gittiğiniz yerlerin broşürleri güzel bir hatıra oluyor bence.

Barselona'dan bahsedeceksek benim için ilk mekan kesinlikle,

Sagrada Familia çok değişik bir yapı. Metrodan çıkıyorsunuz, arkanızı dönüyorsunuz ve şehrin içinde, normal binaların arasında kocaman, dağ gibi?, oldukça değişik bir yapıyla göz göze geliyorsunuz. Güzel bulanlar da olacaktır çirkin bulanlar da [George Orwell 'dünyadaki en çirkin yapılardan biri' demiş mesela] güzelliği, çirkinliği bakanın zevkine göre değişir ancak çok farklı ve orijinal olduğu kesin. Ben beğenenlerdenim. Oldukça düzenli bir şehrin ortasında böyle devasa bir şey, bence çok çok güzel, beklenmedik. Hatta içine girince beğenmeyi bırakıp hayran kalanlardanım.

[Bu arada la sagrada familia için ve diğer gireceğiniz tüm mekanlar için biletlerinizi online satın almanızı öneririm, her mekanda fazlasıyla kuyruk oluyor, hele burada o kadar uzundu ki, bekleyip bir de birkaç saat sonrası için alıyorsunuz muhtemelen, netten satın alıp hiç kuyruğa girmeden direkt girebiliyorsunuz, biz her şeyi öyle hallettik, booking fee alabiliyorlar ama kısıtlı zamanınızı kuyrukta öldürmek de anlamsız. Ayrıca sagrada familia'da rezervasyon olayı var, gitmeyi planladığınız günden en az 2 gün falan önce bakarsanız tam olarak istediğiniz saate ayarlayabilirsiniz, kuleleri de unutmayın. 19.5 euroydu sanırım.]

Böyle geziler sırasında anladığım şeylerden biri şu ki büyük binaların fotoğraflarını çekmek çok zor. Karşısındaki parktan çektim, geri gittikçe gittim ama çok büyük bir yapı ve tam bir kareye doğru düzgün sığdırmam mümkün olamadı.Bir de aslında çevresindeki binalarla birlikte fotoğraflamak gerekiyor ki büyüklüğü, yüksekliği anlaşılabilsin. Ancak aşağılarda, şehir manzarası fotoğraflarında Sagrada Familia hep var. :)

Gaudi'nin Barselona'da bir çok eseri var, Casa Mila, Casa Battlo, Park Güell, Colonia Güell, Sagrada Familia... Ve hepsi hayranlık verici. Hepsi en başta çok orijinal, çok farklı, canlı, renkli. Tam olarak şu tarz denilemiyor eserlerine, art nouveau, ya da katalanca modernisme, ama kendi eşsiz tarzıyla birleştirmiş. Eserlerinde hep doğayı taklit etmiş, doğada gördüklerini taşlara uygulamış. Işığın kullanımı ayrıca mükemmel. Hayranıyım.

Gaudi Sagrada Familia'ya adeta ömrünü adamış, yapımına kendi ömrünün yetmeyeceğini anlayınca (ki 133 yıl önce başlandığını düşünürseniz) kendisinden sonra devam edilmesi için planlarını bırakmış.

Uzaktan fotoğrafta daha sıradan dursa da aslında her şey o kadar detaylı ki,

Fotoğraflardaki iş makinelerinden anlayacağınız gibi yapımı hala devam ediyor, 2026'da bitmesi hedefleniyor, Gaudi'nin ölümünün 100. yılında, tamamlanmış hali ise aşağıdaki gibi olacakmış,

Sagrada Familia'nın yapımına 1882'de başlanmış, 1883'de Gaudi olaya dahil olmuş ve 'kendi tarzını' getirmiş. Maddi zorluklar, 1936'da iç savaşta zarar görmesi vs derken sekteye uğramış, sonra yapımına tekrar başlanmış. 1882'den beri devamlı bir süreç olmamış. Bunları ve çok daha fazlasını giderseniz mutlaka müzesinde dinleyin / izleyin.

Bir de gece görelim dedik,

Son olarak alıntı bir fotoğrafla ^^

Hatta benim vasat fotoğraflarımı bırakın şuraya tıklayın derim. Çok güzel airpano. Sagrada Familia'ya tıklayarak içini de görebiliyorsunuz. Park Güell'i falan da. Boşuna mı yazı yazıyorum diye düşündürdü bana, bu kadar güzel görüntüler varken.

Vitraylara, renklerin ve ışığın kullanımına, içerideki ortama BAYILDIM.

Kulelere asansör ile çıkıyorsunuz, yürüyerek iniyorsunuz. Biraz dar sayılır ama 2 yanı da açık, havadar, ciddi bir dar alan + yükseklik fobiniz yoksa sorun olmaz herhalde, varsa kulelerden uzak durmanız daha mantıklı olabilir.

Kuleden Barselona manzarası. ^^

La Sagrada Familia ile ilgili tavsiye edeceğim bir şey var, müzesini mutlaka gezmeniz, girişindeki minik yeri demiyorum (orayı da gezin), asıl büyük bi müzesi var, arka taraftan birkaç basamak aşağı iniyordunuz yanlış hatırlamıyorsam. Ve bulduğunuz her yazıyı okuyun. Yapımına, kolonlara dair, neden o şekilde tasarlandığına, geometrisine bakın. Nasıl anlatsam bilmiyorum ama adeta ufkunuzu genişletecek, size ilham verecek, farklı şekilde bakmanızı sağlayacak bir yapı.

Sagrada Familia'nın 3 versiyonu, sırayla. İlki Neo-gothic, 2. parabolik ve son olarak hiperbolik.

Genel olarak Gaudi'nin eserlerine baktığınızda hep yuvarlak hatlar, 'devam eden' formlar var. Keskin hatlar, düz çizgiler pek göremiyorsunuz.

Gaudi'nin bir diğer eseri Colonia Güell'in modeli. Tersten. Gaudi ipleri ve iplere astığı ağırlıkları kullanarak kilisenin tersten modelini oluşturmuş. Tasarım için çizim değil de (çizimlerden nefret edermiş) ip, ağırlık ve yer çekimini kullanmış, yer çekimiyle ağırlık dağılıyor, ipler geriliyor, model yapısı oluşuyor, şekline göre hangi açıyla kolonları yerleştirirse binayı ayakta tutabileceğini görüyor, kolonları nasıl yerleştireceğine karar veriyor. Altına da ayna koyup ya da fotoğrafını çekip düz hali görülüyor, oluşturuyor. Bu şekilde binanın daha hafif ve 'açık' olmasını sağlamış.

Ve zincirlerle, catenary.

Çevirildiğinde ortaya çıkan yapı,

Gaudi'nin bir diğer eseri.

Doğadan ilham alan Gaudi'nin battlo'sunda iskelet/kemik/balkonlardaki maske yapıları görebiliyorsunuz. Ve tabii ki her şey yuvarlatılmış. Sanki üzerinden su geçmiş de iz bırakmış gibi.

Casa Batllo, adeta 'masal ev'. Ancak içini neredeyse hiç fotoğraflayamadım çünkü çok kalabalıktı, fotoğraflarım hep insanların yüzleriyle dolu, o yüzden de çok fazla eklemek istemiyorum, başka yerlerden fotoğraf eklemeyi normalde tercih etmesem de bu defalık mantıklı oldu.

Oda oda anlatımlı audioguidelar.

Böyle bir merdivenden yukarı çıkıyorsunuz.

Benim kenarından fotoğraflayabildiğim oda,

fotoğraf : barcelona-home.com

Ejderha sırt / omurga yapısına, pullara benzeyen yapılar ve kırık seramik parçaların birleştirilmesi (trencadis),

Casa Batllo'nun Gaudi'nin projesinden önceki / sonraki hali.

Casa Batllo tam bir masal dünyası, yuvarlak formları, omurga/iskelet yapıları, ejderha sırtına benzeyen çatısının dış kısmı, su altını andıran yapılar, Monet'in waterlilies'ini anımsatan dış cephesi, mavi seramik merdiven boşluğu, her yerin yuvarlatılmış olması, merdiven kollarının bile tam elinizin şekline göre kavis verilerek tasarlanmış olması, her noktasıyla ayrıntılı, her şeyiyle hayal dünyanıza kalmış. :-)

Hediyelik eşya kısmı battlo'da da, mila'da da, sagrada familia'da da çok çok güzel.

Casa Mila / La Pedrera

Yine Gaudi'nin.
Casa Mila'nın özellikle çatısı çok hoş ve değişik. Bu arada Batllo'ya da Mila'ya da giriş ücreti 20 euro civarıydı.

Her yerden Sagrada Familia Manzarası. ^^

En anlaşılabilir hali de bu fotoğraf oldu gibi.

Barselona Katedrali

Gotik katedral. Roma yazısında bahsetmiştim dress code'dan, aynen burada da var. Elbisem uygun olmadığı için girmedim, gideceğimiz başka bir sürü yer var diye de önemsememiştim ama içinin fotoğraflarına bakınca gayet gezilebilirmiş. Bir sonrakine. ^^

Barri Gotic / Gothic Quarter

Gothic Quarter'da, ve başka da birçok yerde fotoğraflara yansıtmanın mümkün olmadığı bir güzellik var, canlı müzik. Gitar çalıyorlardı, akustiğinden midir ortamdan mıdır nedir, ekstra güzeldi, müzik her yere, her şeye ekstra bir güzellik katıyor, park guell'de de aynen.

Duvarlarda Gargoyle'ler. ^^

Gaudi'nin eserlerinden. Oldukça yüksek bir noktada. Metrodan indikten sonra biraz ileride merdivenler var, daha ileride de yürüyen merdiven var. Yürüyen merdiveni önceden biliyorduk ama normal merdivenden yürüyelim çıkalım ne olacak dedik, baya yüksek haberiniz olsun, spor niyetine. :P

Bahsettiğim 'canlı müzik ile birlikte her şeyin ekstra güzel olması' ise şöyle ^^

Ayrıca kendim pek fotoğraflayamamış olsam da parkta görmeniz gereken bir kısım var,

Photo : Barcelona-home.com

Deniz olarak da tam idealimdeki gibi, sıcak değil, biraz serin ama rahatsız edici bir soğukluğu yok ve en güzeli tamamen kum, ot vs yok ki basmaktan nefret ediyorum otlu taşlı yere. Ayrıca sığ değil, ki benim için bu da çok iyi, ayağım yere değmesin, hep huysuzluk. :P

'La Nova Icaria' plajı yanılmıyorsam.

Eşyalarımızı polis arabası hizasındaki yere bırakıp denize girdik. Sahilde hiç kilitli dolap tarzı bir şey yoktu -ya da biz bulamadık. Kola takılan su geçirmez kılıflardan almıştık, içine pasaport, telefon ve biraz para koyup yüzdük, su geçirmediler neyse ki, yoksa acı olacaktı ama çantada bırakmayı göze alamadım, otelle sahil arasında baya mesafe olunca pasaportsuz/telefonsuz çıkmak da istemedim. Öncesinde içine bir parça peçete koyup suyun içine atıp test etmiştik. Polis var ama çalacak olan yine gayet çalardı çantayı, fark edileceğini ya da pek bir şey yapılacağını sanmıyorum, sadece belki kısmen caydırıcı olabilir. İçinde önemli bir şey varsa ASLA çantanızı öyle bırakmayın, hırsızlıklar oluyormuş.

Las Ramblas, hava kararırken ^^

Ağır çekimde patlama anı çok hoş değil mi? ^^

A video posted by Pinar (@p1nar) on

Santa Maria del Mar,

Yeme - İçme

Yemek konusunda, o an bulunduğumuz yerin etrafındaki yerleri tripadvisor'dan aratıp, puanı yüksek neresi varsa oraya gittik. Bir de buranın meşhur olan şeyleri pek benlik değil. Paella'nın beğeneni çok ama kesinlikle benlik değil. İçerisinde deniz ürünleri olan hiçbir şey benlik değil. Genel olarak etler için aynısını diyebilirim. Sangria, şarabın tadını da sevmeyen biri olarak beğenmiyorum. Tapas, minik meze tabakları. Katalanlarla damak tadım çok uyuşmuyor. :-)

Geç kahvaltı olarak meyve, akşamüstü gezip yorulduktan sonra kahve, akşam da tercihen italyan mutfağı. Buraya özgü bir şeyimiz yoktu. Yine de bahsedeceklerim var. ^^

Barselona Katedralinin yanında. Frederic Marés müzesinden merdivenle iniyorsunuz ve kalabalığın içinden, sessiz, sakin, şirin bir cafeye geçiş yapıyorsunuz. Şunu yiyin, bunu için gibi bir önerim yok (sadece birer cappuccino içtik, güzeldi) ama tüm gün kalabalık yerlerde dolaşmış, yorulmuşken çok iyi geldiğini söyleyebilirim. Manzarası da güzel, huzurlu, kuytu, köşe bir yer. 'Hidden gem' yorumlarını hakediyor.

2 - Mercado de La Boqueria

Meyve dolu pazarları, favorim. Tüm öğünlerde buradan yiyebilirdim. La Rambla'da, ayrıca yakınında Carrefour var, Carrefour'un girişinde de bu şekilde hazırlanmış meyveler ve meyve suları var, ilk olarak oranınkini denemiştik, pazardaki meyveleri daha çok beğendim [hayatımda yediğim en güzel kavun buradaydı] ancak meyve sularını hiç beğenmedim, carrefour'daki çilek + muz karışımı ise harikaydı. Meyve için pazarı, meyve suyu için Carrefour'un girişindeki yeri öneriyorum.

3. Tucco Real Food

Yediğim en güzel makarnayı İtalya'da falan değil, burada yedim. Ara, dar sokaklardan birinde, göze batan bir yer değil, bölgede gezinirken Yelp ile bulduklarımızdan. :-) Ayrıca bizimle ilgilenen adam rahat bir 15 20 dakika yemekleri tanıttı, hangisinin içinde ne var, hangi makarnayla hangi sos daha iyi gider vs., fazlasıyla ilgilendi. Benimkinin içi ricotta doluydu ki bayılırım, pesto sos da baya iyiydi. Diğeri, bolonez soslu olan da güzeldi ama yediğim tam benlikmiş, tüm tatil boyunca yediğim en güzel ve yazıya eklemeye değer bulduğum tek yemekti. :-)

Gezdiğim yerlerle ilgili birkaç koleksiyonum var, 1- şehir bardakları (aşağıdaki sagrada familia'nın içindeki hediyelik ürünler kısmından) bu yıl da dayanamayıp starbucks'ın minik 2'li barcelona & spain bardaklarını aldım, yaptığım ve yapacağım tek bardak koleksiyonu 2 - hard rock cafe tshirtleri ve 3, favorim, kar küreleri.

Bu tarz tatillerde (özellikle görülecek/gezilecek çok fazla yeri olan, 1 haftanın asla yetmeyeceği şehirlerde) en son vakit geçireceğim yerler avm'ler ve mağaza kabinleri, çok uzun süre kalırsam ancak. Ancak ilginizi çekiyorsa alışveriş turları falan da var. Benim burada olmayan gördüğüm markalar Brandy Melville, American Apparel (Roma), Urban Outfitters, Topshop (Ankara'da yok, İstanbul'da gittiğim de buralardakine kıyasla oldukça küçüktü), rengarenk tasarımları hoşunuza gidiyorsa Desigual, vatanı. Ben giyimle ilgili tek bir yere girdim, o da Hard Rock Cafe koleksiyonum için,

Başka hiçbir şey bakmadım. Kozmetik konusunda ise tam olarak elimle ayarlamak istesem öyle bir konum ancak ayarlayabilirdim sanırım, otelin önünde Druni (drugstore ve highend markaları karışık satan büyük bir mağaza), çok az ilerisinde Sephora vardı, neyse ki pek ilgim yoktu, arkadaşlarımın istediklerini almak için girdim ama kendime pek bir şey almadım bu defa. ^^

Druni'de birçok marka vardı, burada olmayan drugstore markalar vardı ama hatırlayamıyorum şu an, maybelline ve bourjois dışında hiçbir standı incelemedim, alacaklarımı alıp çıktım. Bourjois ve Maybelline'de 2. ürün %50 gibi bir indirim vardı, bourjois rouge edition velvet'ler 12.95, maybelline age rewind 8.95 euro, birer tane de arkadaşıma alınca bourjois 30, maybelline 20 tl gibi bir şeye geldi. ^^

Sephora baya büyüktü. Sephora'da da Bourjois'da %30 vardı hatta, indirimli döneme geldim. Burada olmayan Bare Minerals, Marc Jacobs, Too Faced gördüm, kesin atladıklarım da vardır, Hourglass yok. Kendim için bir şey almadım.

Bu arada Barselona'da Diagonal üzerindeki bir avm'de Douglas mağazasında Zoeva fırçalar da var ilgileniyorsanız, oraya da girmedim.

Roma'dan Barselona'ya geçerken uçak içi satıştan (ryanair) aldığım 2 ürün var, biri daha önce kullanıp kaybettiğim tange teezer (13 euro), diğeri ise üniversite 1. sınıfta çok severek kullanıp bitirdiğim Hugo Boss - Femme, 30 euro. Duty free'de 58 euroydu, uçakta tam denk geldi, yaz/bahar için kullandığım parfümüm de bitmek üzereyken.

Seçim olarak, Roma ve Barselona ardarda bence oldukça iyi tercihler, çok farklılar. Roma, her yerinde tarihi görebileceğiniz, tarih kokan, çok eski bir şehir. Dar sokakları, trafiği, paldır küldür giden arabaları. :-) Barselona, modern, gotik yapıları, düzenli, geniş caddeleri, denizi ve Gaudi'si ile çok güzel, değişik, hayat dolu bir şehir. İkisi de çok çok güzel, Barselona'ya zaten bayılıyordum ama Roma'yı bu kadar beğenmeyi hiç beklemiyordum açıkçası. Gittiğim birçok yerin daha önce fotoğrafını görmüştüm, Roma'da geçen filmler izlemiştim vs ama hiçbir zaman çok ilgimi çeken bir şehir olmamıştı ki bu zamana kadar gitmedim. Yakından ise, çok daha farklı, çook daha çekici. İtalyanca'nın güzelliğinin de payı olabilir.
İstek listemde sıradaki yer, yakın zamanda çok mümkün görünmüyor olsa da,

fotoğraf:huffingtonpost.com

fotoğraf : today.com
Nasıl güzel görünüyorsun Norveç. :-)

Çok uzun bir yazı oldu ama Barselona'ya az bile.

Sıradaki yazı : Bitenler.

Görüşmek üzere.
^^

Kristof Kolomb anıtı,

Deniz,

Upuzun bir sahili var, fotoğraflar öğlen 12 gibi gittiğimiz günden (feci yandım, hiç olmadığım kadar buğdayım şuan), saat 4'den sonra giderseniz çok daha kalabalık oluyor, ama çoğu insan güneşleniyor, denizde kalabalık olmuyor. Ben de tam tersi tüm zamanı denizde geçirdiğim için en kalabalık saatinde bile sorun olmadı.

Login to comment

Follow us on